31 Ağustos 2011 Çarşamba

ORTALAMA İNSAN

Geleceğin bolluk toplumunun insanı Leonardo da vinci diyor ki : "ortalama insan görmeden bakıyor; duymadan dinliyor; hissetmeden dokunuyor; tad almadan yiyor; fiziki bilince erişmeden hareket ediyor; koku bilincine ulaşmadan nefes alıyor;ve düşünmeden konuşuyor."

Peki öyleyse; Leonardo'un bu tespiti karşışında ne yapmalı ? Ortalama insanın bu duygu eksikliği nasıl giderilmeli ? Yunus Emre, "aşk gelince cümle eksiklikler biter " diyor. Ama Yunus'un dediği aşk da bir türlü gelmiyor ki !? Ortalama insan vasatda kalıyor hep; kaba algı eşiğinden bir türlü kurtulamıyor.  Peki ama; bu "evleri yüksek kuran; topraktan uzakta kalan" bizatihi bizler değil miyiz ? "ince şeyleri durup anlamağa" nasıl vaktimiz olsun ki ?

Gel de Gülten Akın'ın o nefis şiirlerini, "yüksek evde oturanların türküsü" ile "ilk yaz"ı hatırlama şimdi:

"Evleri yüksek kurdular,
Önlerinde uzun balkon;
Sular aşağıda kaldı,
Aşağıda kaldı ağaçlar

Evleri yüksek kurdular.
On Bin basamak merdiven;
Bakışlar uzakta kaldı,
Uzakta kaldı dostluklar.

Evleri yüksek kurdular,
Cama,betona boğdular.
Usumuzdaydı unuttuk;
Topraktan uzakta kaldı,
Toprağa bağlı olanlar."




İLK YAZ


"Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya

Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
Bakıp kapatıyorlar
Geceye giriyor türküler ve ince şeyler

"Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı
Bir dev oluyorsun deniz deniz deniz
sisin dere ağızlarından sokulup akşamları
Fındıklarımızı basıyor
Neyleriz kararan tomurcukları
Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Aç durun biraz
Tecimenlere yalvarıyoruz:
Bir "Hotel" bir gizli evlenme az çiziniz
Bir banka az çiziniz bir yalvarma
Bizden size ve sizden dışardakilere

Karılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye
-Evet efendim-
Çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeye
Bizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanet
Yazların motorlu çingeneleri

Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya

Baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş
Toprağa tutku, kendinden dolayı
Kulaklarımızı tıkıyoruz: Para para para
Kulaklarımızı açıyoruz: Kavga kavga kavga
Sorar belki biri: Kavga ama neden kavga
Komşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde
-Bilmiyoruz neden kavga.


Sonra kasabanın cezaevinde
Silgimizi göz önüne yerleştiriyoruz
Günlerimiz iterek genişletiyoruz
Yer açıyoruz karılarımızı düşünmeye
Bizsiz geçen menevşeyi düşünmeye

Durup ince şeyleri anlatmaya
Kimselerin vakti olmasa da
Okulların kadın öğretmencikleri
Tatil günlerini çoğaltsalar da
Kutsal nemiz varsa onun adına
Gözlerimiz için bağlar dokusalar da
Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide
Açmaya ilkyaz çiçekleri

Bir gün birileri öte geçelerden
Islık çalar yanıt veririz"