30 Temmuz 2011 Cumartesi

felsefenin cevaplayamadığı sorunun cevabı

Hegel diyor ki :  "felsefenin cevaplayamadığı soruların cevabı o soruların öyle sorulmaması gerektiğidir." o yüzden bana öyle acayip, meymenetsiz; cevaplayamayacağım pseudo sorular sorma hemşerim. Yok dişi mi belirleyiciymiş yoksa erkek mi? Ama nerede hangi koşullarda olduğunu belirtmiyorsun ben nereden biliyim hangisinin  belirleyici olduğunu. Gerçeği anlamak ve kavramak istiyorsun önce adam gibi soru sormasını bilmelisin. Ancak doğru sorular sayesinde bilim ilerler; unutma!

28 Temmuz 2011 Perşembe

aforizmalar

Einstein diyor ki  :    "evrenin en anlaşılmaz yanı, anlaşılabilir olmasıdır"

Canikokik (Canikokik de kim!?) de diyor ki : 

Kim demiş, "hiç bir yer neresi?" ya da "hiç bir yer nerededir?" diye ? oysa; zaman neresi ?

1+1 bir yapar; zira, bir ikidir zaten

Demokrasi mal değilse peki ne ?

Milli (kimya) bilim için:  Oksijeni millileştirelim; helyumu İslamlaştıralım;  hidrojeni de Türkleştirelim.

Geleceğe geldik mi abi ?

"Mal da yalan; mülk de yalan; var biraz da sen oyalan doğruylan."

Sözlerine dikkat et, yoksa seni nesnenin olmadığı yere(?) gönderirim ha !

Nereye gitsem  diyalektik yahu !! sağım solum önüm arkam her yer sobe değil; diyalektik!! diyalektik!!

Ya evrende her şey bir birinin içindeyse;  bir dış yoksa, ne yaparsın o zaman ? kapalı yerde kalamam  dışarı çıkarım.

Nedir bu be; nereye gitsem hep bir şeyle karşılaşıyorum; her yer  hep şey !

Nereye gitsek havanın yerini alıyoruz; peki, bu yerini aldığımız hava nereye gidiyor.. muamma yok; hepsi birbirinin yerini alıyor işte.

Birleşmiş Millettler işkence aleti üreten ABD'ya ve Fransa'ya müdahale etmeye karar verdi; güya diyesim geldi.

ABD dünyaya hükümdar olmuş zalimlik yapıyor; peki felsefe bunun için ne yapıyor ?

Bu bir gemidir ama acaba daha ne kadar süre gemi olarak kalabilecektir.  İşte bütün mesele burada.  Her şey ve her kes ne kadar kendini kalıcı görürse görsün her şeyi olumsuzlayan güc karşısında geçici ve sonludur.  Olumsuzlayıcı ezeli ve ebedi güçü sakın unutma arkadaş ! çünkü; aslolan olumsuzlamanın kalıcı gücüdür..

İnsanlar için daha iyi bir günlük ve ömürlük yaşam örgütle, sana kim olduğunu söyleyeyim.

Duygular gibi rüyaların da tarihi yokmuş.

Onlar, "bilmiyorlar ama yapıyorlar". Peki ya biz;  "biliyoruz ama yapmıyoruz"

Bu gün egemen sınıf için ne yaptın allah aşkına !?

Sana lafla, eşitlik tanıyorum dersem kabul etmezsin;  ama yasalar önünde eşitsin desem sesin çıkmaz; niye acaba ?

"Ey insanlar elinizden geldiği kadar birbirinizi sömürün" diyen bir kutsal kitap aranıyor.

Kibar ve tahsilli bir dilenci seslendi. "Spinoza'ın tanrısı  ne muradınız varsa versin, ama önce şu fakire bir sadaka lütfen.

Hiç bir şeyi düşünebilmenin düşüncesi adına üç defa: sağ ol ! sağ ol ! sağ ol !

Aaaa herife bak; bir somutu bile yok soyutlaştırabilecek !?

"Balıklar üşümezler mi baba" diye sordu kız,  "hayır, çünkü göz kapağı yok onların kızım" diye verdi demogojik baba.

Allah aşkına,"meyve" derken tek tek bütün meyveleri düşünerek mi "meyve "   diyorsun? 

Her kabak sebzedir ; ama her sebze kabak değildir. Belli bir hukuku hukukun kendisi, belli bir özgürlüğü de özgürlüğün kendisiymiş gibi yutturmaya kalkanlarla işim olmaz benim. 

Bak kardeşim, seni hukuki bakımdan özgür; ekonomik bakımdan da bağımlı ilan ediyorum; hani; hakkın var ama imkanın yok hali; iyi mi ?

Bu bir beddua reklamıdır : canı çıkasıca kapitalizm! epir epir epriyesice! parça pinçik olasıca META !

Evrene dışardan bakan adam, maddeye sen şuraya geç; harekete de 'sen de şuraya geç' diye tefrika yaptı, aklınca tabi...

Kaostan bıktım Kosmoz'u arıyorum.

Ben yokken varım; yoksa; ben 'yoksam varım' mı?!   Peki ya 'ben varsam yoksam' ?! yoksa ben bir 'var-yok'-'yok-var' mıyım? hangisiyim yahu karar ver !?

Benimkisi, bir şey hakkındaki düşünceden ayrı; kendi başına bir düşünce işte.

"Felsefe" ya dünyayı değiştirirse 11.tezin vay haline !

Bu dünyaya credo qui absurdum olmaya mı geldik kardeşim; koy hele şurdan bir tek daha !

Dur senin kafanı karıştırayım :   hiç bir şey varsa bile yoktur aslında.

Sıkıntıdan, her şeyin hiç birşeysizliğine tosladım.

Allah herkese, hiç olmazsa bir kez, atomun çekirdeğini görmeyi nasip eyleye.  Amin!

Kosmozda hiç bir şeyin olmadığı 10 üzeri eksi 500 mm'lik küçük bir aralık olmuş mudur acaba ? Olmuşsa nerede ve ne zaman olmuştur uleeeen !??

Ya emperyalist gibi görün ya da göründüğün emperyalist gibi ol hemşerim.

Hiç bir şey yoksa bile sen varsın ya yoklukta; sevinmelisin!

Allah kimseyi bir gram uranyum 238 izotopunun yarısının 4,5 milyon yıl sonraki haline düşürmesin  emi. Amin!

artı değere kişilik kazandırmış seni gidi pis kapitalist anarşist seni !

Abi yav; büyüyünce biz de emperyalist olamaz mıyız ?

Yanlışlıkla    "seyahat ya resulallah"  demiş evliya çelebi. O gündür bu gündür seyehattayız.

Biliyor musun son zamanlarda gözüm de iyice kuarklaştın.

Kız konusunda, çekirdekteki proton ve nötron dengesizliği yüzünden kararsızım be abi..

Senden şöyle iyi bir kuantum sıçraması bekliyorum; utandırma beni

Kuantım dolanıklığına düşmeden Kıza aşkını doğrudan söyle.

Hegel'in Mantığına  kurban olsunlar.. Allah her kese bir Hegellik nasip eyleye.. Ve Leddalin Amin!

İnsanlar, diyalektiğin ne olduğunu öğrenmeden çok önce, diyalektik olarak kafa çekiyorlardı 

Her sınırlama  ayni zamanda bir Spinoza'dır

19 Temmuz 2011 Salı

niyazi mısri

Niyaz-i Mısri, Hallac-ı Mansur'ların, Ahmet Yesevi'lerin,Yunusların, Mevlana'ların, Nesimi'lerin, Fuzilil'erin,   Pir Sultan'ların.. geleneğinden gelen anadolulu humanizminin temsilcisi bir tassavvuf eridir.. çağının "toplumsal gerçekçi" halk ozanı; zulme boyun eğmez; yoksul sever bu mağrur kişi..1618'de malatya'da doğdu, 1694'de sürgünde zehirlenerek öldürüldü.

Mısri'nin halkçı tasavvufu anısına aşağıdaki muhteşem dizeleri bir kez daha okuyalım.


bahr içinde katreyim
bahr oldu hayran bana
ferş içinde zerreyim
arş oldu seyran bana

suretde ne'm var benim
sırettedir ma'denim
kopsa kıyamet bugün
gelmez perişan bana


derman arardım derdime

Dermân arardım derdime
Derdim bana dermân imiş.
Burhân arardım kendime
Aslım bana burhân imiş.

Sağım solum gözler idim
Dost yüzünü görsem deyü
Taşralarda arar idim
Ol cân içinde cân imiş.

Öyle sanırdın ayrıyım
Dost gayrıdır ben gayrıyım
Benden görüp işiteni
Bildim ki o cânan imiş.

Savm u selât u hacc ile
Sanma biter zâhid işin
İnsân-ı kâmil olmağa
Lâzım olan irfan imiş.

Kandan gelir yolun senin
Ya nereye vârır menzilin
Nerden gelip gittiğini
Anlamayan hayvân imiş.

Mürşid gerektir bildire
Hakk'a sana hakk-al-yakîn
Mürşidlî olmayanların
Bildikleri günam imiş.

Her mürşide verme gönül
Yolunu sarpa uğratır
Mürşidi kâmil olanın
Gayet yolu âsan imiş.

İşit Niyâzî'nin sözün
Gizlemez aslâ Hak yüzün
Hak'dan ıyan bir nesne yok
Gözsüzlere pinhan imiş



Zuhûru kâinâtın ma’denîsin yâ Resûlallâh
Rumûzu (küntü kenz) in mahzenisin yâ Resûlallâh

Beşer denen bu âlem ki senin sûretle şahsındır
Hakîkatte hüviyyette değilsin yâ Resûlallâh

Vücûdun cümle mevcûdatı nice câmi olduysa
Dahi ilmin muhît oldu kamûsun yâ Resûlallâh

Dehânın menba-i esrâr ilmi men ledünnîdir
Hakâyik ilminin sen mahremisin yâ Resûlallâh

Ne kim geldi cihâna hem dahî her kim geliserdir
İçinde cümlenin ser’askerîsin yâ Resûlallâh

Cihân bağında insan bir şecerdir gayriler yaprak
Nebîler meyvedir sen zübdesisin yâ Resûlallâh

Şefâat kılmasan varlık Niyâzî’yi yoğ ederdi
Vücûdun zahmının sen merhemisin yâ Resûlallâh



Uyan gafletten ey gafil seni aldamasın dünya

Yakanı al elinden kim seni sonra kılar rüsva

Ne sandın sen bu gaddarı ki ta böyle anı sevdin

Anı her kim ki sevdiyse dinini eyledi yağma

Adavet kılma kimseyle sana nefsin yeter düşman

Ki asla senden ayrılmaz ömür ahir olunca ta..

İşittin Hak Rasulünden nice ayât-ü ahbârı

Veli nidem ki kar etmez bu öğütler sana asla

Bu zahir gözünü örtüp bana tut cânıla gönlün

Ki her bir sözün içinde duyasın cevher-i mana

Kelam-ı Mustafa zevkin dimağında bulagör kim

Muadil olmaz ol zevke hezarân “mennile selvâ”

Kemali devlet istersen oku ayât-ı Kur’anı

Ki her harfin içinde var Niyazi bin dürr-i yektâ.




Hamr-ı ruy-ı yar ile sekran olan anlar bizi

Katresin bahr eyleyüp umman olan anlar bizi

Cahil anlamaz zev’il-irfan olan anlar bizi

Vakıf-ı esrar olup hayran olan anlar bizi

Anlamaz hayvan olan insan olan anlar bizi



Halkın artık eksiğini gördüğümüz yoktur bizim

Kimseye tan etmeğe hiç dilimiz yoktur bizim

La-mekandan gelmişiz biz ilimiz yoktur bizim

Bu fena gülzara asla meylimiz yoktur bizim

Her seher bülbül gibi nalan olan anlar bizi



Sırr-ı vasl-ı yari yol azanlara açılmayız

Biz hakikat şemsiyiz revzenlere açılmayız

Biz rical esrarını şol zenlere açılmayız

Zahid-i leffaf olan reh-zenlere açılmayız

Açılıp güller gibi handan olan anlar bizi



Sanmayın zahid gibi havf u reca abdalıyız

Geçmişiz ondan veli bezm-i lika abdalıyız

Tekye-i iklim-i lahutta beka abdalıyız

Baş açık yalın ayak rah-ı fena abdalıyız

Ref edip ten cübbesin üryan olan anlar bizi



Mısriya şehr-i fenaya uğradı ruhum bu gün

Şems-i ruy-ı yar ile bedr oldu çün mahım bu gün

Kuluna rahm eyleyip kıldı nazar şahım bu gün

Lii-maallah sırrına mahremdir İbrahim bu gün

Ol saray-ı vahdete mihman olan anlar bizi.





İSTER İSEN

İster isen bulasın cânânı sen
Gayre bakma sen de iste sen de bul
Kendi mir’âtında gözle onu sen
Gayre bakma sen de iste sen de bul

Her sıfat kim sende var izle onu
Gör ne sırdan feyz alır gözle onu
Erişince zâtına özle onu
Gayre bakma sen de iste sen de bul

Kenz-i mahv-î âşikâr hep sendedir
Yazu kış leylü nehâr hep sendedir
İki âlemde ne varsa hep sendedir
Gayre bakma sen de iste sen de bul

Men aref sırrına er ko gafleti
Gör ne remzeyler bu insan sîreti
Haşru neşr ile tâmuyu cenneti
Gayre bakma sen de iste sen de bul

Haşr-ı sîrî halin inkâr eyleme
Gülşen iken yerini hâr eyleme
Enfüsü âfâkı bil âr eyleme
Gayre bakma sen de iste sen de bul

Zât-ı Hakk’ı anla zâtındır senin
Hem sıfatı hep sıfatıdır senin
Sen seni bilmek necâtındır senin
Gayre bakma sen de iste sen de bul

Sîreti terk eyle mâna bulagör
Ko sıfatı bahr-i zâta dalagör
Ey Niyâzî şarku garba dolagör
Gayre bakma sen de iste sen de bul


hak ilmine bu alem bir nüsha imiş ancak
ol nüshada bu adem bir nokta imiş ancak

ol noktanun içinde gizli nice bin derya
bu alem bu deryadan bir katre imiş ancak

adem demini her kim bulduysa odur adem
yohsa görinen suret bir gölge imiş ancak

bu zevke yiler herkes bulmaz veli her na-kes
iren ana anda bir fırka imiş ancak

kim ol deme buldı yol vasl oldı niyazi ol
naci dinilen fırka bu zümre imiş ancak

mef'ulu mefa'ilun mef'ulu mefa'ilun
ademde olan esrar bu demde imiş ancak

günümüz piyasa toplumunun,bencil çıkarcı bireyin  ilacı  Mısri'de :

BEN SANIRDIM ALEM İÇRE BANA HİÇ YAR KALMADI

"Ben sanırdım âlem içre bana hiç yâr kalmadı,
Ben beni terk eylerim bildim ki ağyâr kalmadı.

Cümle eşyâda görürdüm hâr var gülzâr yok,
Hep gülistân oldu âlem şimdi hiç hâr kalmadı.

Gece gündüz zâr u efgân eyleyüb inlerdi dil,
Bilmezem n’oldu kesildi âh ile zâr kalmadı.

Gitti kesret, geldi vahdet oldu halvet dost ile
Hep Hakk oldu cümle âlem çarşı pâzar kalmadı.

Dîn diyânet âdet ü şöhret kamu vardı yele,
Ey Niyâzî n’oldu sende kayd-ı dindâr kalmadı

NİYAZ-İ MISRİ  de, Seyyid Nesimi, Pir Sultan Abdal, Hallac-ı Mansur'lar.. gibi dost'a ulaşma yolunda canını feda edenlerdendir. Padişah egemenliğine, softalığa ve yobazlığa karşı ezilen halkın yanında duruşu, Misri'ye Rodos ve Limni adalarında sürgün hayatını getirmiş; ve Limni adasında sürgündeyken hakka yürümüştür. Mezarı halen Limni adasındadır.

Aşkın kime yar olur
Daim işin zar olur
Dinmez gözinin yaşı
Yanar içi nar olur

Sevda-yı zülfün kimin
takılsa gerdanına
Mansur gibi akıbet
Yolunda berdar olur.

Bu yolda canın viren
Canan alur yirine
Aşk dükkanında anın
Can ile bazar olur.

Terk it Niyazi seni
Bul anda o sultanı
Her kim canından geçer
Ol vasıl-ı yar olur.


Bakıp cemal'i yare
Çağırırım dost dost
Dil oldu pare pare
Çağırırm dost dost
Mescid ü meyhanede
Hanede viranede
Ka'bede büthanede
Çağırırım dost dost











_________________