1 Temmuz 2016 Cuma

KÜBA " BİR UMUDUM SENDE, ANLIYOR MUSUN " (2)




Primavera
Havana'daki ilk günümüzde, akşam üzeri, Malecon bulvarında bulunan Cafe (Pablo)Neruda'da  Osmaniye Fıstığı ile bir mohito attıktan sonra, çevreyi keşfe  çıkıyoruz. Biraz yürüdükten sonra   Kübalı heykeltraş Rafael Miranda San Juan'ın  "Primavera"  adlı heykeliyle karşılaşıyoruz. Tam da sanatçısının istediği biçimde.. Yani, yoldan geçip giden birileri olarak ona rastlıyoruz... Çünkü; sanatçı, heykelini, yoldan geçip gidenler ona  rastlasın;   ve   insanların belleğinde değerli bir yer etsin  diye  Havana'nın tam kalbine koymak istemiş...Galiano caddesinin Havana'nın nabzının attığı Malecon bulvarını kestiği yerde bulunan heykel, yüzü  denize dönük  bir "Habanera" (Havana'lı Kadın, Havana'da yaşayan kadın). Sanatçıtya göre  yüz, insan ruhunun aynası;  cinsler arasındaki  çeşitliliğin ifadesidir.. Özel olarak Kadın yüzü olması ise, kadının, doğurganlığı, yaratıcılığı ve yenileyici enerjisi bakımından, hayatla  özdeşlik kurabilmesidir.   Yani; Hayat, erkeğe nazaran,  kadınla ve kadında daha iyi temsil edilir; ve  hayat bulur..  "Hayat, dişidir" demek  gibi bir şey bu.. Bu dünyada, güzelliklerden, insanlarla yüzyüze gelmelerden ve kültürler arası etkileşimlerden kaçınamayız; bundan sakınmak mümkün değil. Bu gün küreselleşme dediğimiz şey de bu zaten. "Burada" ve "orada"  varsak, karşılaşmak, etkileşmek; küreselleşmek kaçınılmazdır..


Heykelin altındaki açıklayıcı yazıdan  anladığım şeyler bunlar.. Ama, Rafael'e bir diyeceğim var: Küreselleşme dediğin şey öyle durduk yerde kendi kendine olmuyor ki; dünyayı küreselleştiren, küresel hale getiren  güçler var. Kıyasıya  sınıf mücadelesinin cereyan ettiği ekonomik-siyasal bir "küresel-dünya"da yaşadığımızı unutmayalım.  Yani, genişletimiş meta üretiminin istikrarı ve zaferi uğruna   küreselleştirilen bir dünyada.. Yaşadığımız küresel dünyanın bir sınıfsal içeriği var; bir sanatçı olarak bunun  farkında olmamız gerekmez mi?.. Heykeltraşımız bu konuda da bir şeyler söylemiş olsaydı iyi olurdu. Neyse; biz gene de, Primavera'yı 2015'de Havana'lılara bağışlamış olan Rafael Miranda San Juan'ı saygıyla analım... Meraklısı için:   http://www.artsanjuan.com

  
Ama, Heykeltraş Rafeal Miranda'nın estetik Havana'sından başka, bir Havana daha var: Restorasyon ve onarım bekleyen  harkut, harabe yapıların Havanası... Unesco, Havana'yı, "kültürel mirasları koruma" kapsamına almış ama, sosyalist Küba yönetiminin toplumsal ihtiyaç öncelikleri başka. Sosyalist yönetime göre  öncelikli olarak kurtarılması ve güzelleştirilmesi gereken binaların hayatı değil;  "insan hayatı". Fidel Kastro'nun "bu bir savaş" dediği 50 yılı aşkındır süren Amerikan emperyalizminin "abluka ve ambargosu"nun Küba'ya maliyeti nerdeyse 100 milyar dolar. Dolayısıyla Küba, yıllarca,  emperyalizme muhtaç olmadan halkın en temel ihtiyaçlarını karşılamak; ve "sosyalist geleceği" kurmak  için  boğuşup durmuş. Ve haliyle bu  binaların onarımına ve restorasyonuna pek sıra gelmemiş. Ama  Küba turizme açıldıktan sonra  bu konuda bir ilerleme olmuş. Biz de, gezi sırasında, çok sayıda restorasyon örnekleriyle  karşılaştık. Özellikle,  Eski Havana denilen sömürgecilik Havana'sında. Gezintimize  rock müzikle geleneksel Küba müziğini karıştıran Cuban Cowboys ile biraz ara verelim,  bakalım beğenecek misiniz . El Danzon de Noventa Millas:  https://youtu.be/s9ZOZ5KIwiw   


Bu arada yolumuzun üstünde sokak müzisyenlerine  rastladık, doğaçlama söylüyorlardı. Enstrümanları çok ilginç değil mi? Manda dişi mi onlar? Bir başka ilginç nokta da müzisyenler şarkı sözleri arasında Atatürk, Deniz Gezmiş, Nazım Hikmet.. isimlerini serpiştirerek şarkılarını söylüyorlardı; bizim Türk olduğumuzu birileri söylemiş galiba. Otomobildeki gülümseyen adam da Ernest Hemingway'in dublörüymüş.   

Trovadores


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder