14 Mayıs 2017 Pazar

MİTOKONDRİYAL HAVVA ANAMIZ LUCY(LUSİ)'NİN DE ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN.

                                                                                                   

australopichecus Afarensis
Ana soylu uzak atalarımızdan ve anaların anası Doğu Afrikalı “mitokondriyal  Havva” Lucy(Lusi) Ana’mızın nezdinde tüm homo sapiens sapiens annelerin anneler gününü kutlar; insan soyunu sürdürdükleri için onlara şükranlarımızı sunarım..

Bu vesileyle de şu küçük tarihi gerçeği sizlerle paylaşmak  isterim:

Doğu Afrikalı uzak atamız Australopithecus  Afarensis ailesinden  3,2 milyon yaşındaki 1.20m boyundaki gelişkin bir kadının fosilleri 1974 yılında Etopya'da bulunduğunda kamp yerindeki radyoda Beatles’in dillerden düşmeyen  şarkısı  “Lucy in the sky with diamonds” (Lusi elmaslarla gökyüzünde) çalıyormuş. Kamptaki bilim insanları, antropologlar, işte bu şarkıdan esinlenerek, insanoğlunun  uzak geçmişine ait   bu  bilgi hazinesi fosillere,  elmas değerindeki kadına ,  Lucy(Lusi) adını takmışlar.

Ve 3 milyon yıllık Lucy Ana’mızın   yanında, ölmez şairimiz Ahmet Arif’in dizelerindeki  kutsal  Havva Anamız ise,  elbette “daha  dünkü çocuk” sayılır.

Peki şu Mitokondriyal Lucy Anamız insanın evrim ağacının hangi dalında bulunmaktadır?

Mitokondriyal Lucy Anamız,  primatlar ağacının  hominid  dalının  omurgalı hayvanlar ve  memeliler sınıfından.. homo cinsinin sapiens  türünden gelerek insanoğlu dalına ulaşır.

Ünlü astronom Carl Sagan’ın meşhur Kozmik Takvim’ine göre de, Mitokondriyal Havva Anamız Lucy(Lusi), aşağı yukarı   31 Aralık sabah saatlerine tarihlenmekte..

Kozmik Takvim de ne ? diyecek olursanız anlatırım.

Kozmik Takvim, Büyük  Patlama(Big Bang)’dan bu güne, evrenin 13.8 milyar yıllık geçmişinin, 1 Ocak’ta başlatıp 31 Aralık’ta sona erdiren  bir yıllık bir süre olarak düzenlenmesidir.

Kozmik Takvim’e göre, Big Bang(Büyük Patlama)  1 Ocak’ta meydana gelmişti(tabi, nedense, şu Büyük Patlamacılar,   Büyük Patlama’nın evrenin neresinde meydana geldiğini; ve Büyük Patlama’nın ne kadar ve  nereye kadar “Büyük” olduğunu bizlere ikna edici biçimde açıklayamamıştır.

Keza; Büyük Patlamadaki, ‘patlayan/patlatılan- patlatan-patlama- bileşenlerini-ilişkileri, kimin, kime ( ne) patlattığı, şaplak mı, fiske mi,  konuları muallakta kalmıştır. Büyük Patlamayı başlatabilmek, işi, evreni yok farz etmeye kadar vardırmışlar, ondan sonra da önce yok farz etmiş oldukları evreni,  ne sihirdir ne keramet deyip,  Büyük Patlama ile yaratıp var etmişlerdir.

Biz, yine, Kozmik Takvim’e dönecek olursak, 22 Ocak’ta ilk galaksiler oluşmuş. 16 Mart günü Samanyolu Galaksisi oluşmaya başlamış. 2 Eylül günü ise güneş sistemi .. Dünyamızdaki İlk kaya parçasının oluşum tarihi ise 6 Eylül. Bulduğumuz en eski mikrobik yaşam örneği 14 Eylül tarihli. 29 Ekim’de atmosferde oksijen oluşmaya başlamış. 5 Aralık günü ilk çok hücreli yaşam.. 17 Aralık’ta balıklar, 20 Aralıkta ilk kara bitkileri ortaya çıkmaya başlamış.. 25 Aralık’ta Dinazorlar, 26 Aralıkta memeliler sahneye çıkmış.. Kuşlar  27 Aralık’ta, çiçekler ise 28 Aralıkta sahne almış.. 30 Aralık’ta dinazorların nesli tükenmiş.. 31 Aralık sabahı insanımsılar gezegenimizde dolaşmaya başlamış.. 31 Aralık saat 22:24’te taş devri(paleolitik) başlamış. 31 Aralık saat 23:44’te ateş keşfedilmiş. Ayni gün saat 23:52’de anatomik olarak modern insan tarih sahnesine çıkmış. 23: 59’un 33. saniyesinde  son buzul çağı sona ermiş.. 23:59’un 47.saniyesinde bronz çağı başlamış..Yazmamışlar ama hadi ben söyleyeyim, bu tarihlerde toplum yerleşik hayata geçmiş, işbölümü doğmuş,  tarım ve hayvancılık başlamış,  toplum sınıflara bölünmüş ve  tarihte sınıf mücadeleleri başlamış olmalı..  23:59’un 49. Saniyesinde türümüz alfabeyi icat etmiş.. M.S.1000 yılından bu yana 31 Aralık saat 23:59’un 59’uncu saniyesinde yaşıyoruz. Yani; bütün modern tarih, Kozmik Takvim’de sadece yılın son gününün, son saatinin, son dakikasının, son saniyesine denk geliyor.

Akıl almaz büyüklükteki şaşkınlık ve hayranlık uyandıran evrenimizin tür olarak yaşamımızın zamansal karşılığı işte bu, sadece bir an..

Böyle bir anın kıymetini bilmek için,  bu anneler gününü,  William Blake’in dizeleriyle süsleyelim:

Masumiyet Kehanetleri (Auguries Of Innocence)’den alınma dört dize:

“Görebilmek bir kum taneciğinde dünyayı (To see a World in a grain of sand)

Yabani bir çiçekte ise cenneti (And a heaven in wild flower)

Sığdırabilmek avucuna sınırsızlığı ( Hold infinity in the palm of your hand)

Ve tek anımızın içine sonsuzluğu ( And eternity in an hour)”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder