Bu gün, günü
birlik gezilerimiz var: Cuernavaca ve Taxco’ya..
Morelos
eyaletinde bulunan Cuernavaca, sanki hep ilkbaharmış gibi havası olan, iklimsel
özellikleriyle dikkat çeken; yüce ağaçlar diyarı.. Şehrin mazisi ta 1200’li
yıllara kadar gitmekte.. Önce Azteklerin daha sonra da Fetihçi-sömürgen
İspanyolların eline geçen Cuernavaca bu gün başkent Meksiko City sakinlerinin uğrak ve yaşam yeri olmuş. Cortes bile ömrünün son yıllarını burada
geçirmiş ve kendine 1526 yılında muhteşem bir saray yaptırmış.
Başkentin 60 km
güneyinde ve 1530 metre irtifada bulunan
Cuernavaca, doğal enerji kaynakları ve kaplıcalarıyla önemli bir sağaltım merkezi
ve elliden fazla dil okuluyla İspanyolca
öğrenmek isteyenler için cazip bir yer. Buradan
hatıra olarak enerji-taşıyan taşlar almadan gitmeyin
Biz buraya
asıl, Cortes’in Sarayını görmeğe
gelmiştik. Şimdiki adı Cuauhnahuac Müzesi olan Cortes’in Sarayında 19 adet sergi salonu bulunmakta. Salonlarda
daha ziyade Morelos eyaletinin tarih-öncesi dönemleri ile Devrim Meksikası’nın
eserlerine yer verilmiş. Sarayın ikinci katında bulunan Diego Rivera’nın 1929
ile 1930 yıllarında yaptığı "Historia de
Morelos: Conquista y Revolucion" ( Morelos’un Tarihi: “Fetih ve Devrim”) adlı
duvar resmi(mural) ise çok çarpıcı.
Meksika Devrimi denince akıllara hemen Emiliano Zapata gelir. Hani şu “toprak ve özgürlük” bayrağını elinden
hiç düşürmeyen ve topraksız, yoksul köylülere: “Zalim hükümetlerden elinde
sombreronuz ile değil; silahla adalet isteyiniz “diyen devrimci.
“Serbest
toprak, herkese toprak, koruyucusuz,
efendisiz toprak: Devrimin savaş narası budur”.
1910’ların Meksikası hacienda
adı verilen büyük malikanelerle kaplıydı. Hacienda’larda
işler, ölünceye kadar efendisine, yani Hecendado
denilen hacienda sahibine borçlu
olan ve köle gibi çalışan Peonlar tarafından görülürdü. Ve Tüm
Meksika toprakları, bir çoğu yabancı olan 800 toprak sahibinin elindeydi
Milletin siyasi-sosyal-ekonomik hayatı ise, emperyalizm ile
işbirliği halindeki hacendadolar,
askeri-siyasi-dini elit zümre ve zengin tüccar ve patronlardan kurulu bir
oligarşinin egemenliği altındaydı.
Emiliano Zapata’nın yaşadığı Morelos eyaleti ise
birkaç zorba zenginin denetimindeydi.
" Halkın davasına düşman olanlardan gayri herkese
elimizi uzatıyoruz ”
1910 yılında Francisco Madero, 34 yıldır iktidarda bulunan diktatör Porfirio Diaz’a karşı, devrim hareketini başlatınca, Ülkenin en iyi at terbiyecisi olarak ün yapmış; dürüstlüğü ve cesaretiyle herkesin saygısını kazanmış Zapata da, çok geçmeden, Morelos’ta, köylü devrimi bayrağını açtı.
Diaz’ın yenilgisi Madero’yu başkanlığa taşımıştı. Madero,
haciendaların topraklarına el koyarak “ejido” denilen ortak toprakların köylere
verilmesi ve köylülere dağıtılması
konusunda yan çiziyordu. Hatta bir ara bir rancho(çiftlik) karşılığında
Zapata’yı satın almak istediğinde Zapata ona şöyle demişti:
“Bizim
bütün istediğimiz, Bay Madero, cientificos hecendados(mütegallibe zümresi)
tarafından bizden çalınan toprakların bize geri verilmesidir.”
Eski diktatör Diaz bürokrasisi ve ordu olduğu gibi kaldığı
ve hacendadolar malikhanelerini
ellerinde tuttukları sürece, kanuna uygun yoldan bir toprak reformu
gerçekleştirmek imkansızdı.
Madero’nun başkomutanı
general Huerta, 1913 Şubat’ında,
ehliyetsiz Madero hükümetini bir askeri darbe ile yıktı. Ve Madero’yu
öldürttü. Huerta , toprak ağalarının adamı olarak, Zapatayı satın almak istedi.
Ama; Zapata’nın cevabı hazırdı:
“Kölelere
layık barış ya da mezarda barış istemiyoruz biz.. Özgürlük temeli üzerinde
siyasi inancımızın öngördüğü siyasi reform ve toprak reformu temeli üzerinde
barış istiyoruz. Biz kardeşlerimizin kanı üzerinde pazarlığa oturacak tıynette
adamlar değiliz. Ne de kurbanlarımızın kemiklerine basarak devlette ve kilisede
mevkilere konmaya niyetimiz var.”
Zapata’nın bu bükülmez
tutumu Huerta’nın askerlerini Zapata’ya karşı saldırıya geçirmişti. Ve Panco Villa ve
Carranza kuvvetleri kuzeyde başarı kazanınca federal ordunun beli kırıldı ve
Huerta 1914 Temmuzunda ülkeyi bırakıp kaçtı. Ve Carranza İktidara geçti. Ama;
Carranza’ın da iktidarı uzun sürmeyecek, 1920’de kurşuna dizilecek ve yerine
general Alvaro Obregon geçecekti.
Genaral
üniformasıyla başkanlık koltuğuna oturmuş halde Pancho Villa ve Emiliano Zapata, Başkanlık Sarayında, 1914
Meksika devriminin esaslı iki kuvveti vardı. Kuzeyde,
özellikle Chihuahua eyaletinde neşeli
babacan haydut Pancho Villa, güneyde, özellikle, Morelos eyaletinde Emiliano
Zapata.
Zapata, başından
beri ‘topraksız ve yoksul köylüye toprak’
talebiyle devrim sahnesine çıkmıştı ve “köylü toprağın efendisidir” diyordu.
Zapata, 1911’de
AYALA PLANI’nı hazırlayacaktı. Bu plana göre,
köylüden çalınan topraklar geri istenecek; toprak ağalarının,
mütegallibenin ve malikane sahiplerinin toprakları bedelsiz olarak
millileştirilecekti. Ayala Planı bütün
devrim boyunca Zapatistlerin savaş bayrağı oldu.
İşbirlikçi egemen güçlerin çıkarlarına kökten karşı olan
Emiliano Zapata, sadece bir köylü sınıfı devrimcisi değil; “toprak
ve özgürlük” talebiyle, ayni zamanda, toplumun diğer katmanlarına ve
sınıflarına da etkisi olmuş milli bir devrimcidir..
1917 tarihli bildirisinde devrimin niteliğini söyle
açıklıyordu: “Toprağın kurtulması köylünün özgürlüğe kavuşması”
“Serbest
toprak, herkese toprak, korucusuz, efendisiz toprak: Hacendado’ya, eski
çağların o ayakbağı kalıntısına karşı çıkan devrimin savaş narası budur. Ama bu
nara, gasıptan, tekelden ya da soygundan arınmış her hakka saygı duyar.”
Pancho Villa ile birlikte, 1914’de kısa süreliğine iktidarı
ele geçirdiklerinde, halkçı reformlar ve toprak reformu gerçekleştirmişlerdi. Bütün bunlar, onların pusuya düşürülerek katledilmesine yetti.
Zapata, 10 Nisan 1919’da, bir tuzak ve ihanet sonucu
Chinameca’daki San Juan Hacienda’sinde pusuya düşürülerek bin kişi tarafından
yaylım ateşe tutuldu. Mermi izleri hala o duvarlarda durur. Tesadüfe bakın,
Zapata, öldüğünde, Che Guevara’nın öldüğü yaştaymış.
Pancho Villa, okuma
yazma bilmez zeki bir köylüydü. Bir süre haydutluk yaptı ve yağmaladıklarının
bir kısmını Robin Hood gibi halka
dağıttı. Devrimde, yoksul köylünün yanında yer aldı. ama kavgadan sonra
Nazım’ın “Kartallı Kazım”ı değildi o, bir haciendado (büyük çiftlik sahibi)
olmuştu. O da, bir Haciendado olarak, 20
temmuz 1923’de bir suikasta kurban
gidecekti.
Meksika devrimi ve iç savaş yaklaşık on yıl kadar sürmüştü. Diaz’a, Madero’ya, Katil Huerta’ya,
sonra Carranza’ya karşı savaşıldı. Bütün
bu iktidar değişiklikleri boyunca iktidar sahiplerinin ortak hedefi hep
Emiliano Zapata olmuştu. Zira; egemen güçler için, Zapata ve silahlanmış peon’lardan oluşan askerleri, gerçek
tehlikeydi.
Ve onlar, yani Zapata ve Zapata’nın askerleri, ulusal devrimin temelindeki sınıf
mücadelesinin kesin ifadesiydi. Meksika Devriminde bir sınıf mücadelesi
arıyorsanız, onu, Zapata’nın köylüyü ve
halkı özgürleştiren Ayala Planı’nda bulabilirsiniz. Zapata, egemen sınıf ve
zümrelere ait özel mülkiyeti
kamulaştırdı ve silahlanmış peonların kendi topraklarını savunmasını
ve işlemesini sağladı.
Lazaro Cardenas’ın başkan olduğu dönemde (1934-1940) bütün
Meksika’da toprak reformu uygulanmış ve Zapata’nın yaydığı görüşler yeniden
canlılık kazanmıştı. Ancak Meksika milliyetçiliği, sosyalizm yönünde
gelişmemişti. Dolayısıyla, ABD
emperyalizmin ekonomik ve siyasal baskı ve denetimi günümüz Meksika’sına
kadar sürdü..
Zapata, 1913’te
Katil Diktatör Huerta’ya şöyle demişti:
“Devrim zafere ulaşmadı.. Onu kurtarmak hala sizin
elinizdedir. Ama eğer kurtarmazsanız, Cuauhtemoc, Hidelgo, ve Juarez’in ruhları
mezarlarında dört döner ve sorarlar size:
‘Kardeşlerinin dökülen kanıyla ne yaptın?’
diye..”
Zapata, feodalizme karşı
olduğu kadar emperyalizme de karşıydı. Ama anti-feodal ve anti-emperyalist
mücadelesi burjuva devrimi sınırlarını aşamamıştı.
1 Mayıs 1917’de yayınladığı “Meksika Halkı Huzurunda Protesto” adlı
bildirisinde, Başkan Carranza’nın ABD
emperyalizminin gözüne girmek için latifundia düzenini korumaya çalıştığını
belirterek, yabancı sermayenin Meksika’da büyük topraklara, kahve, kauçuk,
şeker kamışı, tütün tarlaları ve ormanlara , sığır çiftliklerine sahip
olduklarını hatırlatır.
20 Nisan 1917’deki
bildirisinde de:
“köylüye,
işçiye olduğu kadar tüccara, sanayiciye
ve patronlara da teminat veren cömert ve geniş kapsamlı bir siyasi
programla bütün Meksikalıları bir araya getirmek; geleceklerini güven altına
almak ve zekalarının ve faaliyetlerinin ufkunu geliştirmek isteyenlere kolaylık
sağlamak ; iş bulamayanlara iş bulmak; ülkeyi yabancıların hakimiyetinden kurtaracak
sanayiin, büyük üretim merkezlerinin,
fabrikanın kurulmasının teşvik etmek; herkesi toprağımızı ve doğal
kaynaklarımızı işlemeye çağırmak; ev içinde yoksulu azaltmak; işçilerin ruhunda yüce emeller uyandırmak;
ahlak ve zihinlerini geliştirmek : işte bu gün vardığımız yerde önümüze ışık
tutan emellerimiz bunlardır.”
demektedir.
Zapata,
eğitime çok büyük önem veriyordu. Yayınlamış olduğu bir genelgesinde , “Kurtuluş bayrağımızın üzerinde muhtaç
sınıflara günlük ekmeklerini verebilmek için nasıl ‘toprak’ ’yazılıysa, diğer yüzünde de, ayni
sınıflara günlük zihni ekmeklerini verebilmek için ‘medeniyet’ yazılıdır. Birinden beslenip
bedenlerini geliştirsinler, güçlensinler, öbüründen de ruhlarının gıdasını alıp
özgür ve mutlu olabilsinler.” diye yazmıştı.
Ve eklemiştir: “Bilgisizlik ve bağnazlık, her çağda, yığınları zalimlere köle
etmiştir.”
“Yurda ve halkın özgürlüğüne düşman olanlar her zaman, halkın soylu
davası uğrunda kendilerini feda edenlere haydut gözüyle bakmışlardır“
“Ben davaların
esiri olarak ölmek isterim; adamların değil.”
Carranza’nın askerleri Zapata’nın öldüğünden herkes emin
olsun diye Zapata’nın cansız bedenini bir katır sırtında Cuautle sokaklarına terk ettiler. Ama onun bir efsane olmasını
önleyemediler. Ezilen, sömürülen
horlanan yoksul halkın özgürlük
mücadelesinde Zapata yaşamaya hep devam etti.
Sombreroları ellerinde katır sırtındaki Zapata’nın cansız
bedenini görmeye gelen köylülerin şöyle
mırıldandıkları söylenir:
“O değildi ölen;
başkasıydı.. gözünün üstünde ben yoktu; bu kadar şişman değildi; o değildi ölen
başkasıydı.. “ “Zapata’nın beyaz atı dağın tepesinde görülmüş. Çok yakında
dönecek; göreceksiniz..”
“Zapata’nın atı koşmaya devam edecek!..”
“Ve insanlar olacak
bizi yüreklendiren, atını sürüp gidenlerden.. sürdürün türkünüzü siz de bir yerlerde
doğarken yeni bir ay”
Zapatacılar, insanın gelişimine ve özgürleşmesine ayak
bağı olan tarihsel kurum ve ilişkilerden kurtulmak; İnsanlığını olanca gücü ve
imkanlarıyla yaşayabileceği bir toplum
düzenine kavuşmak için savaşıyorlardı.
DİZ ÇÖKEREK ALÇALARAK YAŞAMAKTANSA ÇARPIŞARAK ÖLÜRÜZ DAHA İYİ !!!
Emperyalizm
çağında ve Yirmi yüzyılın başlarında Zapatistler için Özgürlük,
ellerinden alınmış, çalınmış toprakların
geri alınması ve “bağımsız bir vatan” demekti.
Diego Rivera’nın Cortes’in sarayının ikinci katında bulunan
ve Moreles’in İspanyol sömürgesi olmadan önceki tarihi ile Meksika Devrimine
kadar olan sonraki tarihini anlatıldığı Duvar Resmi(Mural)’den bir sahne:
Devrim önderi Zapata atıyla bir haciendadoyu ayaklar altında ezmiş halde ve
arkasında yoksul ve topraksız köylü (peon) ordusu, zapatistler..
Mural’in tamamında soldan sağa doğru, muhteşem renklerle,
tarihi olaylar sırasıyla şöyle tasvir edilmiş: İspanyol sömürgeci ve fetihçi
Cortez tarafından Tenochtitlan’ın fethi, Cuarnevaca’nın ele geçirilmesi ve
Cortes’in sarayının inşa edilmesi. Şeker kamışı endütrisi ve Katolik
misyonerlerin çağrılması yerlilerin katolikleştirilmesi..ve yerlilerin kendi
dinleri ile Katolikliğin buluşması ve melezlenmesi..Cuernavaca Katedralinin
inşası ve Zapata'nın liderliğini yaptığı Meksika Devrimi.
Cortes’in Sarayı, Diego Rivera’nın “Conquista y Revolucion” adlı muralinden bazı
sahneler.1929-1930, Cuernavaca
Konkistador Hernan Cortes’in 1519’da Meksika sahillerine
ayak basmasından itibaren 1910’lardaki Meksika Devrimine gelinceye kadar
Meksika’nın, sömürgeciliğin ve emperyalizmin
tarihinden ayrı ve yalıtık, kendi başına bir tarihi olmamıştır. Başka bir
deyişle, Mezoamerikan köklerini saymazsak, Meksika tarihi, İspanyol ve Fransız
sömürgeciliğine ve Amerikan emperyalizmine karşı verilen savaşların,
mücadelelerin tarihidir.
Don Miguel Hidalgo (1753-1811) |
Daha 19.yüzyılın başında Miguel Hidalgo(1753-1811)adlı devrimci bir köy rahibi, Dolores kilisesinin çanlarını var gücü ile çalarak, “üç yüzyıl önce çalınan ata topraklarını almaya var mısınız” diye halkı İspanyol tiranlığından bağımsızlaşmaya ve özgürleşmeye çağırmış. Topladığı 80 bin adamıyla Meksiko City’e saldırmış ama bu uğurda yenilerek galip sayılmıştır. Zira; hemen arkasından onu takip edenler olmuş yaktığı bağımsızlık ve özgürlük meşelesini teslim almışlar
Bu kez, başka bir devrimci rahip, Jose Maria Morelos(1765-1815),
tarih sahnesine çıkmış Hidalgo’dan sonra Meksika bağımsızlık hareketinin başına
geçmiş; bütün zenginleri ,soyluları, idareci zümreyi baş düşman ilan etmiş; ve
milleti ayaklanmaya çağırmış. O da, büyük ölçüde başarılı olmuş; ancak sonunda
yakalanarak kurşuna dizilmiş.
Meksika, Morelos’un ölümünden
6 yıl sonra 1821 bağımsızlığına kavuştu ama tamamen Amerikalı İspanyolların,
yani creollerin, kendi sınıfsal
çıkarları uğruna İspanya tacına karşı
vermiş oldukları savaş sonucu. Ve General Iturbide, 1822’de, kendini imparator ilan etmiş. Ancak pek fazla
imparator olarak iktidarda kalamamıştı, Santa Anna(1794-1876) tarafından iktidardan düşürülmüştü. Santa Anna
1833’den 1855’ e kadar ülkeyi Cumhurbaşkanı olarak yönetmiş. Texas, Colarado,
Arizona, Nevada, Utah ..gibi Meksikaya
ait eyaletler onun zamanında kaybedilmişti.
Santa
Anna,
Meksika için felaketlerin Başkanı
olmuştu.
Daha sonra, diktatör Porfirio Diaz 1876-1909 tarihleri arasında Başkanlık
yapacak; ülkeyi bir yandan demir
yumruğuyla inletecek bir yandan da
Batılılaştıracaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder