Rehberimizin
dediğine göre, sisli, virajlı, maceralı dağ yolculuğumuz boyunca ulaşımımızı chihuahua’lar sağlayacakmış. Yalnız bu chihuahua’ların heybesine yol kumanyası olarak adam başı bir şişe Jose Cuervo tekilası
koymuşlar.. Demek ki; o sisli, virajlı, ıslak yolları ancak bir şişe tekila ile
kafayı bularak geçebilirmişiz.. Ancak; bir sorun var; chihuahua’nın bakışları çok acıklı, sanki bana çok ağır gelirsiniz
der gibi.. Neyse, şakaya bir son verelim de bizi Huatulco’ya götürecek minibüsteki
yerlerimizi alalım.
Chihuahua, dünyanın en küçük (Meksika) köpeği
|
Virajlı,
sisli yollarda yorgun düşünce bir mola verelim diyoruz. Arroya Guajolote’de, küçük bir dağ
köyünde soluklanıyoruz. Yörenin kahve ve mantarları meşhurmuş. Bir kaç paket
kahve alıyoruz.
Dükkanlardaki küçük, şirin hayvan figürleri, ahşaptan yapılma
biblolar ve her büyüklükte Meksika pelerinleri dikkatimizi çekiyor.
Sisli
ıslak Sierra Madre dağları
|
Yolda ikinci molamız bir pınarbaşı
oldu..
“Heraklit, Heraklit, akarsuya kabil mi vurmak kilit”
|
Acaba hangisini seçsem |
Hediyelik küçük şirin hayvancıklar, yünden örülmüş
|
bizim gibi mola verenler de varmış |
Hediyelik eşya Dükkan sahibi anneye ve kızına, bir merhaba,
“ola!” diyoruz. Kokakola mikrobu
buralara kadar nüfuz etmiş!
|
Sabah oldu uyandık teknemiz hazır peki ya
mürettebat, o da hazırmış, hadi bakalım iyi eğlenceler sizlere :
Hani bakıyım sizin can yelekleriniz, tekneye bindiniz mi artık
denizcilik kuralları geçerlidir ona göre!
|
Kaptan,
rotamız neresi, hangi koy?
|
Pasifik kumsallarındayız ama söylemesem kim bilecek, kumsallar birbirine benzer. |
Huatulco, 9 koyu 36 plajıyla, Meksika’nın pasifik sahilindeki gözde turizm beldesi. Bir yanı sınırsız pasifik okyanusu diğer yanı yemyeşil dağlar.. Dev bahçeleri, egzotik çiçekleri, şelaleleri, kuşları, kelebekleri, 80 aşkın tropik meyvesi, organik sebzeleriyle cennetten bir köşe olan Hagia Sofia’ya sadece 40 dakika. Millet evlenmeye buraya geliyormuş. Devlet teşvikiyle özel turizm bölgesi olarak ilan edilmiş; ve Huatulco’da yeni turizm köyleri inşa edilmiş.
Meksika’nın gözde tatil beldesi Huatulco’nun zocalosu, çarşısı ve geceleri nasıldır diye sokağa çıktık. Biraz yürüdükten sonra, Huatulco şehir turu yapan iki katlı otobüs tesadüfen önümüze çıkınca hep birlikte kendimizi ona attık; ve genel anons devresine el koyarak bir numaralı sıkıyönetim bildirisini okumadık tabi, you tube üzerinden Türk pop ve hafif müziği yaparak hem Huatulco şehir turunu yaptık hem de eğlendik
Bir ara, Huatulco’ya tepeden bakan bir yerde tekila molası verilince Huatulco’nun gece fotoğrafını çekmeğe çalışan bir fotoğrafçıya rastladık. Biz, Huatulco’dan daha iyi poz veririz deyince önce bizim fotoğrafımızı çekti arkadaş. Arka planda belli belirsiz görülen ışıklar Huatulco’nun..
Ellerdeki
naylon bardaktakiler limonata sanılmasın; Margarita! Yani Tekila, triple sec, limon ve
buz karışımıyla yapılan bir kokteyl. Kenarı tuzlanmış
bardakta servis edilmesi gerekirdi ama seferi durumdayız..
Sana daha dün gece bu tepeden bakmıştık aziz Huatulco |
Gece turumuz
tamamlanınca yolumuzun üstündeki hediyelik eşya dükkanlarını ve Zocalo’yu
ziyaret ettik. Dükkanların birinde gördüğümüz temel ve asıl gerçeğe dair ‘yaşam ve ölüm iç içe’ afişini sizinle paylaşalım dedik. Hegel'in diyalektiğinde hayat, hayat olarak, ölümün tohumunu içkin olarak kendinde taşır. Neydik, neyiz
ve ne olacağız vesselam:
Asıl gerçek varlıkta değil; eylemde ve gelişim sürecindedir ve "Gerçek Bütündür" |
Huatulco'dan yarın Meksiko City’e uçacağız oradan da Paris üzerinden aziz İstanbul’umuza…Yav, kimselerde otelimizi merak edip sormadı nasıldı diye, bari bir iki fotoğraf koyalım da hiç olmazsa bir fikriniz olsun:
Otelimizin
balkonundan 22 Haziran 2017 “manzara-i
umumiye” böyle
|
Kaldığımız
odalar.. soldaki ajanımız
”kahvaltıda niçin guacamole ve dometes yok” diye merkeze protesto mesajı
çekiyor.
İşte
geldik gidiyoruz şen olasın Huatulco!
|
Arkadaki uçağı zamanında kaldırmazsanız kanatlanır uçarım ben de |
..Ve isteyene kol-kanat gerebilirim artık
|
Elveda Huatulco, elveda
Meksika..
|
Fevkalade memnunum Meksika'ya geldiğimize.. toprağını, aydınlığını, müziğini, sanatını, mutfağını, devrimini ve ekmeğini seviyorum. Meksikalı ünlü besteci Agustin Lara (1897-1970)'nın o unutulmaz bolerosu "Piensa en mi" https://www.youtube.com/watch?v=jo_edUrXJzo ile bir sonraki gezimizde buluşmak üzere şen ve esen kalın..ve de Meksika Muralleri ile biraz baş başa kalın.. La Dualidad, (İkilik ya da çelişkili birlik-egemenlik mücadelesi) Rufino Tamayo, Milli Antropoloji Müzesi, Meksiko City,1964 |
Güçlü bir kültürel sembolizmle yüklü olan La "Dualidad" duvar resminde (Mural) iki ana figür vardır: Bir tarafta, güneşli kırmızı fonda(gündüz) Antik Meksika (Nahuatl-Aztek) mitolojisin doğa üstü varlığı ya da tanrılarından Quetzalcoatl'ı temsil eden yeşil renkli ve düşmanını yutmaya hazır derisi pul yerine tüyle kaplı Tüylü bir Yılan, diğer tarafta ise Aylı ve Büyükayı takım yıldızlı mavi fonda gece göğünün tanrısı olan Tezcatlipoca (Nahuatl dilinde puslu ayna )'yı temsilen öldürücü pençeleriyle ve gaddar kükreyişiyle, yıldızlı bir gökyüzünü andıran benekleriyle turuncu postlu bir Jaguar var.
Duvar, iki büyük renk alanına bölünmüş; ve ikilik(dualite) kavramı renk bakımından çarpıcı biçimde desteklenmiş. Karşıtlıkların (ikilik, dualite) simetrik yapısı konuda kendini belirgin olarak gösterir: Kompozisyon, biri gündüze (kırmızı renk) diğeri geceye (mavi renk) karşılık gelen eşit büyüklükte iki parçaya bölünmüştür.
Ay ve gece, kadınsı dişil ilke ile; ve siyahın, gecenin ve her şeyin oluşumundan önce gelen karanlıkla bağlantılıdır. Takımyıldızı ursamajör(Büyük ayı) ise Tezcatlipoca'yı kişiselleştirir. Kırmızı renk, erkek eril yönü ve gün(düz)ü simgelemektedir.
Tamayo, bu muralde karşıt güçlerin yer aldığı antik Nahuatl kozmolojisinden esinlenmiş. Bir yanda iyilik, erdem, bilgelik, doğurganlık, ışık.. diğer yanda kötülük, karanlık ve ölüm..ve tabi bu iki güç ve ilke arasında sürekli ve kıyasıya bir üstünlük kurma savaşı var: Fakat elde edilen her zafer geçicidir, çünkü ikilik(dualite) birbirine indirgenemez ve iki farklı güç olarak mutlaktır. Yani; birisi olduğu için ve olduğu sürece diğeri de var. Dolayısıyla aslolan karşıtların çelişkili birliği ve mücadelesidir. Yani; Bir'in karşıt(lık)lar halinde ikileşmesidir (dualite, dualidad). Evrensel gelişim de işte bu karşıtların mücadelesidir.
Bu tanrılar, her şeyin kaynağı ve kökeni olan ilahi çift Ometecuhtli ile Omecihuatl'ın çocukları aslında.
Quetzalcoatl (Tüylü Yılan), yaşamın (ölüm-diriliş), göksel suların ve rüzgarın tanrısıdır ve erdemli bir tanrıdır. İnsanlara yiyeceklerini veren; ticareti ve astronomiyi öğreten odur. Doğru ahlaki davranışı sergileyen bilge insanın arkaik timsalidir. Quetzalcoatl, İnsanlarla bir süre yaşamış; insan kurban etmeyi yasaklamış; onlara doğru yolu göstermiş; ve uygarlığı öğretmiş; daha sonra da göklere dönüşünde kalbi "Sabah Yıldızı"(Venüs Gezeğeni) haline dönüşmüştür. Aztekler, Quetzalcoatl'ın bir gün geri döneceğine inanırlarmış.
Toltek efsanesine göre, Toltek başkenti Tula'nın rahip kralı olan erdemli Quetzalcoatl (Tüylü Yılan), gece göğünün tanrısı Tezcatlipoca'nın büyü ve tuzakları ile içkinin ve bedensel tutkularının esiri olur; ve günah işler. Bunun sonucunda Tula'yı terk etmek zorunda kalır; ve yılan derisinden bir salla atlas okyanusunda doğuya doğru denize açılır. Güneş salı yakınca Quetzalcoatl'in kalbi gökyüzüne çıkar; Venüs gezeğeni halini alır. Ve Quetzalcoatl'ın ayrılışı ile Tolteklerin altın çağı son bulur.
Efsanenin bir başka versiyonunda, deniz kenarına varan Quetzalcoatl bir odun yığını üstünde kendisini yakar ve kalbi gök yüzüne yükselir. Bu durum güneş tutulmasını meydana getirir.
Kökeni Olmek ve Maya kültürüne kadar uzanan Tezcatlipoca ise, Quetzalcoatl'ın amansız ve ezeli rakibidir. Tezcatlipoca, insan kurbanlarını yeniden başlatır. Tezcatlipoca'nın ayaklarından birinde obsidiyenden bir ayna vardır. Bu ayna sayesinde Tezcatlipoca her şeyi görür ve her yerde olabilir; istediği kılığa girebilirmiş. Doğruyu, zenginlik ve ünle ödüllendirir, yanlışı ise cüzzam hastalığı, yoksulluk ve kölelik ile cezalandırırmış.
Kökeni Olmek ve Maya kültürüne kadar uzanan Tezcatlipoca ise, Quetzalcoatl'ın amansız ve ezeli rakibidir. Tezcatlipoca, insan kurbanlarını yeniden başlatır. Tezcatlipoca'nın ayaklarından birinde obsidiyenden bir ayna vardır. Bu ayna sayesinde Tezcatlipoca her şeyi görür ve her yerde olabilir; istediği kılığa girebilirmiş. Doğruyu, zenginlik ve ünle ödüllendirir, yanlışı ise cüzzam hastalığı, yoksulluk ve kölelik ile cezalandırırmış.
İşte bu mitolojik bağlamda iki tanrı(birbirinden farklı ve birbirine zıt kuvvetler) birbiriyle savaşıyor ve onların bu mücadelesi evrenin gelişimi ve tarihi oluyor. Evrendeki çokluğun ve çeşitliliğin kaynağında, işte bu ikilik(dualite); ve birbiriyle çelişkili birlik oluşturan güçlerin(tanrılar) kendi arasındaki kıyasıya hegemonya savaşı var.
Sonuç olarak, Meksika'nın kültürel kimliğinin sömürgecilik öncesi yerli köklerine bir katkı sunan bu duvar resmi (mural)'in insanda uyandırdığı duygu, insanın, yaşayan, canlı bir evrende yaşadığıdır. Bağrında sürekli belirli ikilik(dualite) ve çelişki barından enerjik ve dinamik Evren (bir ve tek olan), canlı ve sürekli hareket halindedir. Ve her şey, Evren bir bütün olarak hareket halindeyken mücadele ve çatışma ile geçici ve zamansal olarak aktuelleşmektedir ve bu böyle mutlak olarak sürüp gitmektedir. Yani "Gelecek", birbiriyle çelişkili zıt nesnel güçlerin (olumlayıcı ve olumsuzlayıcı güçlerin) evrenin neresinde olduğuna ve hangi hareketi ve değişimi nasıl ve neye göre yaptığına bağlı olarak sürekli biçimlenecektir.
Hadi şimdi Evreni ve kalpleri müzikle doyurup çoğalalım biraz. Çünkü; müzik, Evren'in düzenli titreşen canıdır, duygusudur.. cansız ve duygusuz kalmak istemiyorsak, canı canla, yani müzikle beslemek lazım. Mariachi Vargas söylüyor: "Cielito Lindo" https://www.youtube.com/watch?v=yjJDv1IeF8I Ayni şarkıyı bir de ilginç yorumuyla İranlı şarkıcı Mohsen Namjoo'dan dinleyelim: https://www.youtube.com/watch?v=a4li3DS-XyQ
.
Modern Dünyanın tanrıları
The Epic of American Civilization,(Amerikan Uygarlığı Destanı), (Detay), Jose Clemente Orozco, 1932-1934
|
The Epic of America Civilization (detay), "paranın birike birike kişilik kazandığı" Sömürge Amerikası |
Yoo, Tanrılar, içim başka dileğim başka değil benim.
Ben kök istedim sizden, cömert tanrılar, kök!.
Şu kadarı yeter bunun çevirmeye karayı aka; eğriyi doğruya,
Cançekişenlerin yastıklarını alır başlarının altından;
bu sarı köle yapar da, yıkar da dinleri;
günahkârı kutsar;
cüzamlıya bile taptırır insanı;
alır hırsızı, unvan verir, nişan verir, şan verir, oturtur senatörle yan yana;
iki gözü iki çeşme dulu yeniden gelin eden de odur.
Bu iğrenç yaralar hastanesinde, çıbanlarını görsen kusacağın kadını allayan pullayan da o, ilkbaharına kavuşturan da.
Çekil karşımdan, kahrolası maden,
insanlığın orta malı orospu,
sen ki, ulusları birbirine düşürensin.”
William Shakespeare, Atinalı Timon
Ben kök istedim sizden, cömert tanrılar, kök!.
Şu kadarı yeter bunun çevirmeye karayı aka; eğriyi doğruya,
Kötüyü iyiye; soysuzu soyluya; kocamışı gence; yüreksizi yiğide.
Niçin yaptınız bunu tanrılar? Nedir zorunuz?
Bilmez olur musunuz ki, rahiplerinizi, kölelerinizi çeker alır elinizden;
Cançekişenlerin yastıklarını alır başlarının altından;
bu sarı köle yapar da, yıkar da dinleri;
günahkârı kutsar;
cüzamlıya bile taptırır insanı;
alır hırsızı, unvan verir, nişan verir, şan verir, oturtur senatörle yan yana;
iki gözü iki çeşme dulu yeniden gelin eden de odur.
Bu iğrenç yaralar hastanesinde, çıbanlarını görsen kusacağın kadını allayan pullayan da o, ilkbaharına kavuşturan da.
Çekil karşımdan, kahrolası maden,
insanlığın orta malı orospu,
sen ki, ulusları birbirine düşürensin.”
William Shakespeare, Atinalı Timon
“Hay kör şeytan! Ellerinin de
ayaklarının da
Kafanın da kıçının da senin oldukları açık;
Ama sevine sevine zevkine vardığın tüm bu şeyler
Bu yüzden daha mı az benim?
Eğer altı damızlık atın parasını verirsem
Onların güçleri benim güçlerim olmaz mı?
Hızla gidenim ve zengin bir beyim ben
Sanki yirmi dört ayağım varmış gibi.”
(Goethe, Faust)
Kafanın da kıçının da senin oldukları açık;
Ama sevine sevine zevkine vardığın tüm bu şeyler
Bu yüzden daha mı az benim?
Eğer altı damızlık atın parasını verirsem
Onların güçleri benim güçlerim olmaz mı?
Hızla gidenim ve zengin bir beyim ben
Sanki yirmi dört ayağım varmış gibi.”
(Goethe, Faust)
The Epic of Americ Civilization (detay), Qonquistador Cortez |
The Epic of American Civilization,(Detay), Zincirlenmiş İnsan Ruhu Höyüğü, Jose Clemente Orozco, 1932-1934
|
Zapata, 1931, Jose Clemente Orozco |
Zapata halk(köylü) ordusu yürüyüşte, Jose Clemente Orozco |
"Dal Porfirismo a la Revolucion", (Diaz diktatörlüğünden devrime),(Detay), D.Alfosa Siqueiros, 1964, Mural |
“Zavallı MEKSİKA! Tanrıdan öylesine uzak; ABD’ye de o denli yakın!”
Tekila fiyatları mı arıyorsunuz? Tıklayın: tekila fiyatları
YanıtlaSil